KÂRLI TİCARET
Maddi ve manevi olarak yaptığımız alış verişe ticaret denir. Herkes yaptığı ticaretten kâr elde etmek ister. Gereken maddi ve manevi tedbirleri alırız.Hem dünyevi ve uhrevi ticaretlerden sevaplar elde edip kâr elde etmek isteriz. Özellikle mübarek üç aylar biz müslümanlar için açılan münbit bereketli geçici bir uhrevi bir pazardır.Peygamber Efendimiz sav bu aylar için şöyle dua etmiştir: “Allah’ım Receb ve Şabanı hakkımızda hayırlı eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır.” diye dua etmiştir. Bu dua İnşaAllah hakkımızda ve hakkınızda makbul olup hayırlara vesile olur, diye temenni ederiz. Burada ticaretin manevi buudu olan hastalığın bize kazandırdığı manevi sevap yönüne baktıracağız. Müstefid olduğumuz ve olacağımız Asrın Bedisi olan Said Nursi rh eşsiz eseri olan Hastalar Risalesinde ikinci deva olan manevi kâra bakalım. Ey sabırsız hasta! Sabret, belki şükret. Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir. Çünkü ibadet iki kısımdır. Biri müsbet ibadettir ki, namaz, niyaz gibi malûm ibadetlerdir. Diğeri menfi ibadetlerdir ki, hastalıklar, musibetler vasıtasıyla musibetzede aczini, zaafını hisseder, Hâlık-ı Rahîmine iltica eder, yalvarır. Hâlis, riyâsız, mânevî bir ibadete mazhar olur.25. Lema.
İnsanoğlu nefsi itibariyle bu günün sıkıntısının tamamını içinde bulunduğu ana, zamana yüklediği için sabırsızlık gösterir.Hastalar da sabırsızlık gösterir.Çünkü hissiyat bu ana odaklandırdığı için ötesini, perde arkasını gösteremez. Ancak aklı selimle, iman şuuruyla yarın ve daha ötesini görüp idrak edebiliriz.Bir günde 24 saat 1440 dk var olduğu malum.Bizlerin her dakika ibadet etmemiz mümkün değil. Çünkü bir sürü beşeri ihtiyaçlarımız bizi engeller.Bunun yanında güzel bir niyetle, hastalığımıza sabredip, bir misafir olduğumuzu düşünüp vazifesi bitince gideceğimizi anlarsak ve bir de mükâfatının olduğunu bilirsek sabrımız artar ve şükrü daimiye vesile olur.İkazât-ı ilahiye olan ölüm havadisleri ve hastalıklarımız olmazsa, nisyandan gelen insan unutabilir. Bunun akabinde kendini günahlar arasında bulabilir.Örneğin yola çıkıp varacağımız menzile giderken yol işaretleri bize varacağımız yere ne kadar kaldığını hatırlatır. O yol işaretleri olmazsa, ne kadar yol kaldığını unutabilir veya dalgınlığımıza gelebilir. Biz de hazırlıksız varsak, sıkıntı yaşarız. İşte hastalıklarımız ve yakınların veya meşhurların ölümleri bizi uyaran ikazât-ı ilahiden bir kısmıdır.Vaybe o da öldü, şu da öldü der, kendimizi unutabiliriz. Daim ölüme hazırlıklı olanlardan olma dusıyla... Hasta olan kişilerde acziyet ve fakriyet ön plana çıkar. Güç kuvvet tat bizden alınıp yerine acı elem verildiğinde, yaşayarak hissederek öğreniyoruz. Bu da bizi sığınmaya ilticaya samimi dualarla vesile kılıyor. Gösterişsiz, el alem ne derden uzak halis ve muğlis bir şekilde dua edip muhtaçlığımızı daha iyi anlarız.
Evet, hastalıkla geçen bir ömür, Allah'tan şekvâ etmemek şartıyla, mü'min için ibadet sayıldığına rivâyât-ı sahiha vardır. (el-Elbânî, Sahîhu Câmii's-Sağîr, 256) Hattâ bazı sâbir ve şâkir hastaların bir dakikalık hastalığı, bir saat ibadet hükmüne geçtiği ve bazı kâmillerin bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçtiği, rivâyât-ı sahiha ve keşfiyat-ı sadıka ile sabittir. Senin bir dakika ömrünü bin dakika hükmüne getirip, sana uzun ömrü kazandıran hastalıktan teşekkî değil, teşekkür et. Lemalardan 25.lema Bu hakikate binaen bizlerde güzel bir niyetle hayal edemeyeceğimiz sevaplara nimetlere nail olabiliriz. Bütün hastalarımıza Hastalar Risalesi adlı muhteşem eseri hararetle tavsiye edip hastalıklarına şifaya vesile olur diye temenni ederiz. Şâfî olan, sıhhat ve afiyet veren, kullarına zûlm etmeyen, kün feyeküne mâlik olana emanet olunuz ey ehli iman. Aleyhi salat ve selama medyunuz.
Selâmetle...