Tütün kötü bir dosttan iyidir derdi eskilerimiz. Sevinçliyken, hüzünlüyken, düğünde, taziyede, acı yerken, tatlı yerken velhasıl tütün içmek için mutlaka bir bahanesi olmuştur tiryakinin… Şu bir gerçek ki, tütün bir çok hastalığın anası, insan yaşamını felce uğratan, ömürden çalan, hayvanların bile yemediği bir bitki…
Böyle bir giriş yapmakla birlikte aslında anlatmak istediğim husus bu değil. Ulusal bir gazetede manşetten verilen "terörün yeni finans kaynağı" olarak hedef gösterilen tütün meselesi bir anda gündemimize oturdu. Adıyaman bölgesinde de çokça tütün ekilmesi hesabıyla bu konuda en çok yara alan bizler olduk. Acaba üstümüze almasa mıydık? Bana neyciliğin bu kadarına da pes doğrusu. Senin ekmeğini elinden olacaklar ve "nasıl olsa başkalarının da ekmeği elinden alınıyor" diye sesini çıkarmayacaksın. Bitlis, Muş ve Adıyaman tütünü ülkede bilinen, tercih edilen bir mamul. Özellikle Çelikhan ilçemizde tütün olmazsa buradaki insanlarımız ekmeksiz kalacaklardır. Hal böyle olunca konu bizi ilgilendiriyordu ve başta Çelikhanlı gazeteci arkadaşımız Mustafa Aloğlu kardeşim başta olmak üzere konuya duyarlılık gösterildi, kamuoyu oluşturuldu, baskı kuruldu ve aynı gazete Adıyamanlıların haklı tepkilerine duyarsız kalamadı.
Abdurrahman Cüneyt Fidancı'da konuya hassasiyet gösterdi. Bürokratik bir yöntemle olaya yaklaştı ve iyi bir yönlendirme sağladı, kendisine teşekkür ediyorum. Beş milletvekilimiz, siyasi partilerimiz, belediye başkanlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve halkımız bir birliktelik oluşturarak toplumsal bir refleks gösterdiler.
Birileri tütün konusunda haksız kazanç sağlıyor olabilir. Vergi kaçakçılığı oluyor olabilir, tütün tarlalarına uyuşturucu ekiyor olabilir, çeşitli illegal oluşum veya terör örgütleri bu boşluktan faydalanarak rant sağlıyor olabilir. Bütün bunların tespiti Devletin ilgili kurumlarının görevidir ve gereği yapılmalıdır.