Toplanan kalabalık adına konuşan Adıyaman İnsani Yardım Vakfı (İHH) Adıyaman Genç İHH Başkanı Osman Bozan, sistematik saldırılar İsrail’in geçmiş politikalarının bir parçası olduğunu söyledi.
İsrail'in kendi içindeki anlaşmazlıklar ve çatışmaların son dönemde Filistinlilere yönelik saldırıların artmasına yol açtığını belirten Adıyaman Genç İHH Başkanı Osman Bozan,"Mescid-i Aksa, bir Ramazan ayında daha İsrail tehlikesi altında. Kudüs’e saldırıyorlar, Müslümanları öldürüyorlar, kadın ve çocukları yaralıyorlar. Kudüs’ün sokaklarında ve Mescid-i Aksa’da kurşun sıkıp bomba atıyorlar.
İsrail’in Kudüs’ün Yahudileştirilmesi kapsamında Mescid-i Aksa’ya saldırması tamamen yasa dışıdır. İsrail sistematik şekilde Filistinlileri bölgeden uzaklaştırarak, burada bir Yahudi mabedi inşa etmek istemektedir. Sistematik saldırılar İsrail’in geçmiş politikalarının bir parçasıdır. Filistinliler hâlâ Nekbe’yi yaşamaya devam etmektedir. Bu felakete son verilmesi gerekmektedir.
İsrail, Mescid-i Aksa’ya baskın yapmasının ardından orada ibadet halinde bulunan Filistinli kadınlara yönelik büyük bir saldırı girişiminde bulundu. Bu hunharca saldırı, İsrail’in bölgeye uygulamış olduğu sistematik saldırıların bir neticesidir ve Filistinli her kesimin hedef alındığının göstergesidir. Kadın hakları konusunda sık sık dünya kamuoyuna mesaj veren İsrail; bu perdenin ardındaki iki yüzlü tavrı bir kez daha göstermiştir. İsrail; kadın, çocuk, yaşlı demeksizin herkesi hedef almaktadır.
İsrail, iç siyasetindeki sıkışmanın ve problemlerin neticelerinden biri olarak, Mescid-i Aksa’ya saldırı gerçekleştiriliyor. Saldırılardan dolayı Filistinlilerin ibadet ve yaşama hakları İsrail tarafından ellerinden alınmaktadır. İsrailli siyasetçiler, tapınak gruplarına destek vererek Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılara öncülük etmektedirler. İsrail'in kendi içindeki anlaşmazlıklar ve çatışmaların son dönemde artması, Filistinlilere yönelik saldırıların da artmasına yol açmıştır. İsrail, bu saldırılar ile odak değiştirmek istemektedir. Tarihindeki en büyük protestoları yaşayan İsrail, Mescid-i Aksa’yı ve Müslümanları hedef alarak gündemi değiştirmek istemektedir. 6-12 Nisan tarihleri arasına denk gelen Pesah Bayramı dolayısıyla Tapınak grupları uzun zamandır hazırlıklarını gerçekleştirdiler. Kurban kesme faaliyetini de barındıran Pesah için Siyonist gruplar, kurban ile Kudüs sokaklarında dolaşan ya da Aksa’da kurban adayabilenlere para ödülü verecekler. Tapınak grupları, her sene Pesah döneminde kurban faaliyeti için Mescid-i Aksa’ya biraz daha yaklaşmaktadırlar. Bu durumun önüne geçilmezse, yakında Yahudi gruplar toplu olarak Mescid-i Aksa’da kurban girişiminde bulunacaktır."dedi.
İsrail’in gece Mescid-i Aksa’ya yaptığı saldırılar neticesinde, yüzlerce murabıt İsrail tarafından gözaltına alındığını duyuran Bozan, insanlar; her gün Mescid-i Aksa'ya geldiğini ve Kubbe-i Sahra'nın avlusunda buluştuğunu ifade ederek,"İşgal, ribatın Mescid-i Aksa'daki köklerini kazımak ve böylece Yahudileştirme gündemini orada kararlı bir şekilde empoze etmek için tüm gücüyle ilerliyor. İtikâfta bulunan Filistinliler saldırıya uğruyor, tutuklanıyor ve ibadet etmesi engelleniyor.
İsrail’in gece Mescid-i Aksa’ya yaptığı saldırılar neticesinde, yüzlerce murabıt İsrail tarafından gözaltına alındı. Yirmili yaşlardan yetmiş yaşlarına kadar olan bu insanlar; her gün Mescid-i Aksa'ya geliyor, Kubbe-i Sahra'nın avlusunda buluşuyor, dua ediyor ve okumalar yapıyor. Murabıtlar, yer yer İsrail şiddetine maruz kalmakta, tutuklanmakta ve Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılmaktadır.
İsrail, murabıtları yıldırmak amacıyla gözaltı, uzaklaştırma kararı, Batı Şeria veya Batı Kudüs'e giriş yasağı gibi uygulamalarda bulunmaktadır. Bu baskılar yalnızca murabıtlarla sınırlı kalmayıp, onların ailesini de etkilemektedir. Kudüs’ü savunanlar uzaklaştırılıyor. Kudüs’ü hem maddi hem de manevi olarak asla yalnızlığına terk edemeyiz ve etmeyeceğiz. Kudüs şehrinin 14 asırdan bu yana Müslümanların gönlünde büyük bir yeri vardır. İlk kıble ve üçüncü Harem-i Şerif olmasının yanı sıra, Peygamber Efendimiz'in bir gece Mescid-i Haram'dan kendisine yürütüldüğü, peygamberlere imamet ettiği ve miraca yükseldiği yerdir. Bu hadiseler, tarihin seyrinde büyük bir tesiri olan mübarek toprakların bir parçası olması hasebiyle Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini ve Kudūs'ün ehemmiyetini vurgulamaya yeterlidir." Şeklinde konuştu.
İşgali asla normalleştirilmemesi gerektiğini aktaran Bozan, konuşmasının devamını şöyle sürdürdü:
"Kudüs, dönemsel ve konjonktürle heyecanlara kurban edilemeyecek kadar önemli ve özel bir yerdir. Sadece saldırı ve ihlaller söz konusu olduğunda onu hatırlamak, diğer zamanlardaysa yeniden kendi haline terk etmek, Müslümanlara yakışacak bir hâl değildir. Kudüs'e olan ilgimizi hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz.
İşgali asla ve asla normalleştirmemeliyiz. İşgalin bütün ağırlığına rağmen yapılabilecek çok fazla şeyimiz var. İslam dünyasının birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi, yapılacakların en başında geliyor. Türkiye, Kudüs ve Filistin'le ilgili inisiyatif alma noktasında en önemli ülkelerden biri. Resmi ya da sivil yollardan gayretlerin verildiği bu topraklarda, Filistin artık toplum ve siyaset üstü bir konu haline gelmiştir. Ancak problemin büyüklüğü nedeniyle, yapılan çalışmalarda ve izlenilen güzergahta gayreti arttırmalıyız. İsrail’in Türkiye üzerindeki planlarını geçmişten dersler çıkararak düşünmeli ve İsrail ile normalleşmenin, bu Ramazan yeniden görüldüğü üzere faydadan çok zarar getirdiğini idrak etmeliyiz. Kudüs her zaman "temel meselemiz" olarak kalacak. Tarihin de coğrafyanın da kilidi Kudüs. Konunun ihmale gelir tarafı yok. Yaşananlardan dersler çıkarmalı ve Kudüs’ün yarınında da Müslüman kimliğinin kalması adına tüm dünyayı harekete geçirmeliyiz.
Bugün Kudüs gençliği İsrail'e karşı büyük bir varoluş mücadelesi veriyor. Her türlü engellemeler ve baskılamalara rağmen, gençler akın akın Mescid-i Aksa’ya doğru gitmekte. Bu mücadele sadece Kudüs gençlerinin mücadelesi değil; bizlerin de mücadelesidir. Filistinli gençlerin direnişini ve mücadelesini bizler de burada sürdürmeliyiz. Mescid-i Aksa’nın muhafazası ve Kudüs’ün geleceği için İsrail’e karşı olmalıyız. Mescid-i Aksa saldırı altında. Çok geç kalmadan bütün Müslümanlar birleşmeli ve harekete geçmeliyiz. İşgalci İsrail, Kudüs'e, Mescid-i Aksa’ya ve kutsallarımıza bu Ramazan da vahşice saldırmaya devam ediyor. Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün ve Filistin'in özgürlüğü, Siyonist zulmün ve işgalin sona ermesi için yapılan tüm eylemleri desteklemek hepimizin görevidir.
Buradan kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, islam liderleri, vicdan sahiplerine çağrıda bulunuyoruz. Bir araya gelin ve İsrail’in planlarını hep beraber bozalım! Bütün tabelaları bırakalım. Onlar sadece kimlik. Tabelamız Mescid-i Aksa’dır, tabelamız Kabe’dir, tabelamız insandır, tabelamız adalettir, tabelamız mazlumdur. Haydi seferber olalım. Teyakkuzda olalım. Meydanlara inelim. Hep beraber İsrail’e ders verelim."
Kaynak : PHA
İsrail'in kendi içindeki anlaşmazlıklar ve çatışmaların son dönemde Filistinlilere yönelik saldırıların artmasına yol açtığını belirten Adıyaman Genç İHH Başkanı Osman Bozan,"Mescid-i Aksa, bir Ramazan ayında daha İsrail tehlikesi altında. Kudüs’e saldırıyorlar, Müslümanları öldürüyorlar, kadın ve çocukları yaralıyorlar. Kudüs’ün sokaklarında ve Mescid-i Aksa’da kurşun sıkıp bomba atıyorlar.
İsrail’in Kudüs’ün Yahudileştirilmesi kapsamında Mescid-i Aksa’ya saldırması tamamen yasa dışıdır. İsrail sistematik şekilde Filistinlileri bölgeden uzaklaştırarak, burada bir Yahudi mabedi inşa etmek istemektedir. Sistematik saldırılar İsrail’in geçmiş politikalarının bir parçasıdır. Filistinliler hâlâ Nekbe’yi yaşamaya devam etmektedir. Bu felakete son verilmesi gerekmektedir.
İsrail, Mescid-i Aksa’ya baskın yapmasının ardından orada ibadet halinde bulunan Filistinli kadınlara yönelik büyük bir saldırı girişiminde bulundu. Bu hunharca saldırı, İsrail’in bölgeye uygulamış olduğu sistematik saldırıların bir neticesidir ve Filistinli her kesimin hedef alındığının göstergesidir. Kadın hakları konusunda sık sık dünya kamuoyuna mesaj veren İsrail; bu perdenin ardındaki iki yüzlü tavrı bir kez daha göstermiştir. İsrail; kadın, çocuk, yaşlı demeksizin herkesi hedef almaktadır.
İsrail, iç siyasetindeki sıkışmanın ve problemlerin neticelerinden biri olarak, Mescid-i Aksa’ya saldırı gerçekleştiriliyor. Saldırılardan dolayı Filistinlilerin ibadet ve yaşama hakları İsrail tarafından ellerinden alınmaktadır. İsrailli siyasetçiler, tapınak gruplarına destek vererek Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılara öncülük etmektedirler. İsrail'in kendi içindeki anlaşmazlıklar ve çatışmaların son dönemde artması, Filistinlilere yönelik saldırıların da artmasına yol açmıştır. İsrail, bu saldırılar ile odak değiştirmek istemektedir. Tarihindeki en büyük protestoları yaşayan İsrail, Mescid-i Aksa’yı ve Müslümanları hedef alarak gündemi değiştirmek istemektedir. 6-12 Nisan tarihleri arasına denk gelen Pesah Bayramı dolayısıyla Tapınak grupları uzun zamandır hazırlıklarını gerçekleştirdiler. Kurban kesme faaliyetini de barındıran Pesah için Siyonist gruplar, kurban ile Kudüs sokaklarında dolaşan ya da Aksa’da kurban adayabilenlere para ödülü verecekler. Tapınak grupları, her sene Pesah döneminde kurban faaliyeti için Mescid-i Aksa’ya biraz daha yaklaşmaktadırlar. Bu durumun önüne geçilmezse, yakında Yahudi gruplar toplu olarak Mescid-i Aksa’da kurban girişiminde bulunacaktır."dedi.
İsrail’in gece Mescid-i Aksa’ya yaptığı saldırılar neticesinde, yüzlerce murabıt İsrail tarafından gözaltına alındığını duyuran Bozan, insanlar; her gün Mescid-i Aksa'ya geldiğini ve Kubbe-i Sahra'nın avlusunda buluştuğunu ifade ederek,"İşgal, ribatın Mescid-i Aksa'daki köklerini kazımak ve böylece Yahudileştirme gündemini orada kararlı bir şekilde empoze etmek için tüm gücüyle ilerliyor. İtikâfta bulunan Filistinliler saldırıya uğruyor, tutuklanıyor ve ibadet etmesi engelleniyor.
İsrail’in gece Mescid-i Aksa’ya yaptığı saldırılar neticesinde, yüzlerce murabıt İsrail tarafından gözaltına alındı. Yirmili yaşlardan yetmiş yaşlarına kadar olan bu insanlar; her gün Mescid-i Aksa'ya geliyor, Kubbe-i Sahra'nın avlusunda buluşuyor, dua ediyor ve okumalar yapıyor. Murabıtlar, yer yer İsrail şiddetine maruz kalmakta, tutuklanmakta ve Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılmaktadır.
İsrail, murabıtları yıldırmak amacıyla gözaltı, uzaklaştırma kararı, Batı Şeria veya Batı Kudüs'e giriş yasağı gibi uygulamalarda bulunmaktadır. Bu baskılar yalnızca murabıtlarla sınırlı kalmayıp, onların ailesini de etkilemektedir. Kudüs’ü savunanlar uzaklaştırılıyor. Kudüs’ü hem maddi hem de manevi olarak asla yalnızlığına terk edemeyiz ve etmeyeceğiz. Kudüs şehrinin 14 asırdan bu yana Müslümanların gönlünde büyük bir yeri vardır. İlk kıble ve üçüncü Harem-i Şerif olmasının yanı sıra, Peygamber Efendimiz'in bir gece Mescid-i Haram'dan kendisine yürütüldüğü, peygamberlere imamet ettiği ve miraca yükseldiği yerdir. Bu hadiseler, tarihin seyrinde büyük bir tesiri olan mübarek toprakların bir parçası olması hasebiyle Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini ve Kudūs'ün ehemmiyetini vurgulamaya yeterlidir." Şeklinde konuştu.
İşgali asla normalleştirilmemesi gerektiğini aktaran Bozan, konuşmasının devamını şöyle sürdürdü:
"Kudüs, dönemsel ve konjonktürle heyecanlara kurban edilemeyecek kadar önemli ve özel bir yerdir. Sadece saldırı ve ihlaller söz konusu olduğunda onu hatırlamak, diğer zamanlardaysa yeniden kendi haline terk etmek, Müslümanlara yakışacak bir hâl değildir. Kudüs'e olan ilgimizi hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz.
İşgali asla ve asla normalleştirmemeliyiz. İşgalin bütün ağırlığına rağmen yapılabilecek çok fazla şeyimiz var. İslam dünyasının birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi, yapılacakların en başında geliyor. Türkiye, Kudüs ve Filistin'le ilgili inisiyatif alma noktasında en önemli ülkelerden biri. Resmi ya da sivil yollardan gayretlerin verildiği bu topraklarda, Filistin artık toplum ve siyaset üstü bir konu haline gelmiştir. Ancak problemin büyüklüğü nedeniyle, yapılan çalışmalarda ve izlenilen güzergahta gayreti arttırmalıyız. İsrail’in Türkiye üzerindeki planlarını geçmişten dersler çıkararak düşünmeli ve İsrail ile normalleşmenin, bu Ramazan yeniden görüldüğü üzere faydadan çok zarar getirdiğini idrak etmeliyiz. Kudüs her zaman "temel meselemiz" olarak kalacak. Tarihin de coğrafyanın da kilidi Kudüs. Konunun ihmale gelir tarafı yok. Yaşananlardan dersler çıkarmalı ve Kudüs’ün yarınında da Müslüman kimliğinin kalması adına tüm dünyayı harekete geçirmeliyiz.
Bugün Kudüs gençliği İsrail'e karşı büyük bir varoluş mücadelesi veriyor. Her türlü engellemeler ve baskılamalara rağmen, gençler akın akın Mescid-i Aksa’ya doğru gitmekte. Bu mücadele sadece Kudüs gençlerinin mücadelesi değil; bizlerin de mücadelesidir. Filistinli gençlerin direnişini ve mücadelesini bizler de burada sürdürmeliyiz. Mescid-i Aksa’nın muhafazası ve Kudüs’ün geleceği için İsrail’e karşı olmalıyız. Mescid-i Aksa saldırı altında. Çok geç kalmadan bütün Müslümanlar birleşmeli ve harekete geçmeliyiz. İşgalci İsrail, Kudüs'e, Mescid-i Aksa’ya ve kutsallarımıza bu Ramazan da vahşice saldırmaya devam ediyor. Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün ve Filistin'in özgürlüğü, Siyonist zulmün ve işgalin sona ermesi için yapılan tüm eylemleri desteklemek hepimizin görevidir.
Buradan kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, islam liderleri, vicdan sahiplerine çağrıda bulunuyoruz. Bir araya gelin ve İsrail’in planlarını hep beraber bozalım! Bütün tabelaları bırakalım. Onlar sadece kimlik. Tabelamız Mescid-i Aksa’dır, tabelamız Kabe’dir, tabelamız insandır, tabelamız adalettir, tabelamız mazlumdur. Haydi seferber olalım. Teyakkuzda olalım. Meydanlara inelim. Hep beraber İsrail’e ders verelim."
Kaynak : PHA