Avukat Zeynep Saya, Perre Haber Ajansına yaptığı açıklamada, 2. yargı paketi kapsamındaki infaz sistemi ile beklentilerin olduğuna değindi.Kamuoyunda uzun zamandır hatta kısmi aflar şeklinde gündeme getirildiğini belirten Saya, "Öyle bir şey ki mesela son dönemde anayasa mahkemesinden özgürlük adına çıkan kararlarda, biraz beni bağışlayın hani eşeğimizi kaybediyoruz, bulunca da geri seviniyoruz. Özgürlükçü kararların verilmesi noktasında özellikle yüksek mahkemelerin çok daha cesur kararlarını hepimiz hukukçular olarak bekliyoruz."dedi.-"CEZA İNDİRİLMESİ NOKTASINDA GEÇ KALINDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"Saya, cezaevindeki koşullar dikkate alındığı zamanda çıkartılacak olan özellikle kamuoyunda af gibi algılanan infaz sistemindeki, infaz rejimindeki iyileştirme artı cezada normalde indirime gidilmesi noktasında da geç kalındığını düşündüğünü söyledi.Yargı paketinin toplumsal barışa hizmet etmesi gerektiğini vurgulayan Saya, şöyle devam etti:"Cezaevlerin kapasitesinin 10 kişinin yattığı yerlerde 30 kişi, 40 kişinin kaldığını hepimiz biliyoruz. Bu yargı paketi toplumsal barışa hizmet etmeli diye düşünüyorum. Yani daha çok böyle kamuoyunda konuşulanda sanki cezaevlerindeki doluluktan kaynaklı bir sirkülasyon yapma çabası gibi algılanıyor. Bu algı da çok yanlış. Hatta bu algıya sebebiyet verilmemeli. Gelinen süreç cezanın ıslah edici özelliği ön planda tutulmalı. Toplumsal barış noktasında da; evet zaman zaman bu tür beklentiler yaratılıyor.Özellikle seçimden seçime bu tür beklentiler tavan yapıyor. Buna ilişkin siyasi partilerin bir çoğunda aslında vardı ama insanların psikolojisinin sağlıklı olması, toplumun ruh sağlığı noktasında ben geç kalındığını düşünüyorum her şeyden önce. Yargı paketi en çok biz kadınlara yönelik kazanılmış hakların gerisine düşmemize sebebiyet verilmemeli, toplumsal barış adına. Daha çok kaosa sebebiyet verilmemeli. Çünkü biliyorsunuz işte cinsel taciz suçlarında 15 yaş ve üstü olduğu zaman daha farklı bir ceza sistemi ve 15 yaşından altındaki zaten şikayetin olup olmaması dahi hiç önemli değil. Ama yıllarca mücadelesini verdiğimiz çocuk gelinlere hayır dedik biz. Evet yani kadın normalde belirli bir yaşa gelmiş, suçun normalde ortaya çıkması, resmi mercilere intikali geç olmuş, hamilelik ve doğum yapmak üzere hastaneye gidiyor, bu konuda bu günü kurtarmak adına gelecek heba edilmemeli. 12 yaşında annelerle biz karşılaşmamalıyız. Çocuklarımızın ruh sağlığı iyi olmalı ki, gelecekteki aile yapılarımız da, onların kuracakları aileler de sağlıklı olabilsin. Ve biz kadın hakları noktasında kazanılmış haklara dokunulmaması gerektiğini dile getiriyoruz. "Adalet komisyonunda çalışması süren nafakalar noktasında nedenlerinin araştırılmasını, bu gün medeni kanunda yoksulluk nafakasının konuluş amacının çok iyi irdelenmesi gerektiğini belirten Saya, "O yoksulluk nafakasıyla birlikte siz eğer evlilik süresine göre düzenlemeye, tertipli bir geçişe öngörecekseniz. O kadına o nafaka kaldırıldığı zaman devlet bir imkan yaratmalı. Aksi taktirde bu gün, kadınların toplumun, ahlaki yapısını korumak adına getirilen bir çok düzenleme bizi bir şekilde daha gerilere götürecektir diye düşünüyorum. Kesinlikle şu ekonomik yapıyla nafaka kaldırıldığı taktirde çok daha büyük yaralara sebebiyet verileceğini düşünüyorum."dedi.-"KANUNLAR ÇIKARTILIRKEN UZUN VADELİ DÜŞÜNÜLMELİ"Kanunlar çıkartılırken uzun vadeli düşünülerek yapılması gerektiğinin altını çizen Saya, açıklamasını şöyle sürdürdü:"Bugün meclisin salt komisyonlardan geçmesinden ziyade bu konuda çalışma yapan üniversitelerden çok iyi görüş alınmalı. Barolardan çok iyi görüş alınmalı. Ve kanunu sözüyle değil, ruhuyla yorumlayıp sürece katkı sunmalarının sağlanması gerekiyor. Kanunlar çıkartılırken uzun vadeli düşünülmeli. Salt o anki toplumsal tepkilerle yasa yapılmamalı. Nafakalar konusunda özellikle bu tepkisel bir durum söz konusu biliyorsunuz. Ama edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde dair o kadar çok sıkıntılar yaşıyoruz ki biz. Evet mal ayrılığından biz, yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiyesi esas olmasına rağmen, bu gün boşanma sayılarının çok fazla artması, ekonomik yapının bozulması ve tapu idarelerinde eğer sorsunlar bakalım mal rejiminin tasfiyesi noktasında kadınlar üzerine ne kadar mal varlığı çıkıyor. Erkekler üzerine ne kadar çıkıyor. Ve onun akabinde kadınların o bir bölü iki dediğimiz katkı ve yahutta katılım paylarını alma noktasında gerçekten çok büyük sıkıntılar var. Toplumsal yaralara sebebiyet verilmemesi noktasında ben kendimi bir insan hakları aktivisti olarak kendimi değerlendiriyorum ama her şeyden önce bir kadınım."-"GELİNCİK VE HAYDİ ÇOCUKLAR OKULA PROJESİNE YILLARCA EMEK VEREREK UYGULAMAYA ÇALIŞTIK"Saya, Gelincik Barolar Birliği’nin uzun yıllardır emek vererek uyguladığı “Gelincik" projesi ile kız çocukları için “Haydi Çocuklar Okula” projelerini değinerek, "Bunları yıllarca emek vererek uygulamaya çalıştık. Gelinen nokta bizleri maalesef bizleri daha geri noktalara düşürmemeli. Ben kesinlikle biz çocuk hakları sözleşmesine 1985’te imza koymuş bir ülkeyiz. Ve 18 yaşın altındaki her bir birey yasalar önünde çocuktur. Dolayısıyla çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Bunun ilk normalde sahip çıkılması gereken yerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Dolayısıyla bu paket hazırlanırken 18 yaşın altındaki her bir bireyin çocuk olduğu öngörülerek bu gün İstanbul Sözleşmesi çiğnenmemeli. Uluslararası sözleşmeler çiğnenmemeli. Ve en önemlisi de kadın erken toplumsal cinsiyet eşitliğinin yakalanması noktasında bizi daha geri planlara bırakmamalılar. Ben bu noktada bütün yasa koyucuların, meclisin çok daha duyarlı olması gerektiğinin altını çiziyorum. Yeni yeni yaralara sebebiyet verilmemeli.-"TOPLUM ÇOK BÜYÜK BİR DAR BOĞAZIN EŞİĞİNDE"Zaten toplumda ekonomi iyiye gitmiyor. Toplum çok büyük bir dar boğazın eşiğinde. Toplumsal barışı sağlamak adına daha çok dinamitleme yapılmamalı diye düşünüyorum. Tatbiki önümüze net olarak geldiği zaman daha çok eleştirilerimiz olacak. Şuanda hepimiz basından takip etmeye çalışıyoruz. Bu konuda Barolar Birliği olarak bizlere de çok büyük görevler düştüğünü düşünüyorum. Üniversitelerde açılan kadın kürsüleri noktasında olsun, medeni kanunun ruhuyla birlikte yorumlanması noktasında olsun, iki ileri bir geri mantığı yürütülmemeli. Bu gün eğer, MHP’den bir belediye başkanının açıklamalarını hepimiz okuyoruz. Evet belediye başkanları listesinden çıkartmışlar ama çok daha büyük bir soruşturma geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani bir yerde ne kadar çok yasak varsa, aslında orada özgürlükler o kadar çok tırpanlanmış demektir. Aslında benim anlayışımda ne kadar çok bir alanda kanunsal düzenleme varsa, o konuda yasaklar da çok fazla getiriliyor demektir. Toplumun DNA’sıyla oynanmamalı diye düşünüyorum. İktidar, muhalefet, siyasi partiler, yönetimdeki insanlar kadının bedeninden ellerini ve dillerini çekmeliler diye düşünüyorum." Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Haberin Videosu :