Dernek binasında basın açıklaması yapan Beyazkaya, Keşmir topraklarının büyük bir kısmının Hindistan'ın işgali altında olduğunu belirterek, son günlerde yaşanan sıcak gelişmelerle Keşmir'de insani bir krizin kapını eşinde olduğunu kaydetti.-"KEŞMİR’İN GELECEĞİNE KEŞMİR HALKI KARAR VERECEKTİR"Beyazkaya, açıklamasına şöyle devam etti:Keşmir, Pakistan, Hindistan ve Çin arasında yer alan, halkının çoğunluğu Müslüman olan bir bölgedir. Keşmir, 24 Ekim 1945’de kurulan Birleşmiş Milletlerin “Çözülmemiş Sorunlar” listesindedir. Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan ve Hindistan arasında bugüne kadar 3 kez savaş yaşanmıştır. Bugün Keşmir topraklarının büyük bir kısmı Hindistan işgali altındadır. Son günlerde yaşanan sıcak gelişmelerle Keşmir’de insani bir kriz kapının eşiğindedir. İşgal altındaki Keşmir’de Müslüman halk için zaten şartlar çok zordu, Hindistan’ın kabul edilemez uygulama ve kararlarıyla Keşmir bir ateş hattı olmak yolunda ilerlemektedir. Keşmir sorunu, II. Dünya Savaşı sonrası İngiltere'nin çekildiği topraklarda bıraktığı üç sorundan biridir; Kıbrıs sorunu, Filistin Sorunu ve Keşmir Sorunu."Kıbrıs sorunu, 1974 Barış Harekatı ile çözüldüğünü ancak Filistin ve Keşmir sorunlarının devam ettiğini vurgulayan Beyazkaya, " Keşmir 8. Yüzyılda İslam’la tanışmıştır. Keşmir, 14. Yüzyıldan itibaren de yoğun bir şekilde İslamlaşmıştır. Bir ara Moğolların hakimiyet kurduğu bölge sırasıyla Afganların, Sihlerin ve İngilizlerin kontrolüne geçmiştir. Balfour Deklarasyonu ve Sykes-Picot ile Ortadoğu’yu istikrarsızlaştıran İngilizler, Amritsar Anlaşması ile de Keşmir’i uluslararası bir problem haline getirmişlerdir."dedi.-"İŞGALİNİ KALICI BİR DURUMA DÖNÜŞTÜRME HAMLESİDİR"Beyazkaya, açıklamasında şunları kaydetti:"İngilizler, 16 Mart 1846’da imzalanan Amristsar Anlaşması ile halkının çoğunluğu Müslüman olan Keşmir’i 7.5 milyon rupe, 1 at, 12 keçi, 6 kaşmir örtü karşılığında Hindulara satmışlardır. Halkın kabul etmediği bu satış, günümüze kadar devam eden sorunların da temelini oluşturmuştur. Keşmir'de nüfusun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen İngilizlerin bölgenin yönetimini Hindulara bırakması bilindik İngiliz siyasetidir. Pakistan, Keşmir Sorunundan dolayı ilk kez 22 Ekim 1947'de Hindistan’la savaştı. 1 Ocak 1949'da Birleşmiş Milletler arabuluculuğunda ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre iki ülke de askerlerini geri çekecek Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılacak halkoylamasıyla Keşmir'in geleceği karara bağlanacaktı. Ancak Hindistan, aynı İsrail gibi anlaşma maddelerine hiçbir zaman uymadı. Hindistan ordusu geri çekmediği gibi Müslümanların çoğunlukta olduğu Cammu Keşmir’i de kendine bağladı. İşgalden sonra Cammu Keşmir’i daha özerk bir şekilde yöneten Hindistan, 1963 yılında aldığı bir kararla Cammu Keşmir’i eyalet ilan edip bölgeye vali atadı. Birleşmiş Milletlerin aynen İsrail karşısında etkisiz kalması gibi Hindistan’a da bir yaptırım uygulamaması Pakistan’ı 1965 ve 1999'da iki kez daha Hindistan’la karşı karşıya getirdi. Hindistan’ın iki hafta önce, Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan anayasanın 370'inci maddesini iptal etmesi ve bölgenin özel statüsünü ortadan kaldırması bardağı taşıran son gelişme oldu.Hindistan tek taraflı olarak, Cammu Keşmir'in, kendi anayasasına sahip olmak, savunma, iletişim ve dış ilişkiler dışındaki tüm meselelerde karar almak gibi birçok ayrıcalığını sona erdirmesi, işgalini kalıcı bir duruma dönüştürme hamlesidir."-"HİNDİSTAN ASKER BULUNDURMA TUTUMUNDAN VAZGEÇMELİDİR"Bu niyet ve bu doğrultuda atılan adımların hem kabul edilme hem de Keşmir sorununu asla çözmeyeceğini aktaran Beyazkaya, "Keşmir sorununun çözümü için öncelikle Keşmir halkı bir nesne olarak görülmemelidir. Keşmir’in geleceğine ve statüsüne Keşmir halkı karar vermelidir. Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar gereği “plebisit” yapılmalı, sandıktan çıkan sonucu bölge ülkeleri ve küresel güçler kabul etmelidir. Keşmir sorunun bölgede birden çok ülkenin içinde yer alacağı büyük bir savaşa dönüşme ihtimali göz ardı edilmemelidir. Her durumda başta Hindistan ve Pakistan olmak üzere taraflar arasında diyalog kanalları açık tutulmalı, nükleer ya da konvansiyonel her türlü savaştan kaçınılmalıdır.Beyazkaya, "Hindistan, Keşmir halkına rağmen bölgede asker bulundurma tutumundan vazgeçmelidir. Aynı şekilde işgalci Hindistan yönetimi Keşmir halkına karşı kullandığı orantısız şiddete son vermelidir. Halkın insanî hak talepleri karşısında güvenlik güçlerinin hukuksuz uygulamalarına fırsat vermemelidir. Hindistan, aynen İsrail gibi Keşmir’deki demografik yapıyı lehine çevirme girişimlerinden vazgeçmelidir. ABD başta olmak üzere küresel güçler, Keşmir’de meydana gelebilecek çatışma ve gerilimler üzerinden çıkar hesapları yapmayı bırakmalıdır.Türkiye hükümeti, Keşmir halkının sesine ses olmalı, Keşmir halkıyla dayanışma imkânlarını artırmalı, bölgede çözüme dair daha etkin bir politika izlemelidir. Keşmir halkının hak ve adalet taleplerinin ve bu yöndeki gösterilerinin Hindistan ya da başka aktörler tarafından terör faaliyeti olarak gösterilmesine engel olunmalıdır. Camilerin ve mescitlerin Hindistan tarafından terör yuvaları olarak, toplu ibadetlerin terör eylemi olarak lanse edilmesinin önüne geçilmelidir. Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak Keşmir halkının ve haklı taleplerinin yanında olduğumuzu buradan tüm dünyaya ilan ediyoruz." Kaynak : PHA
ADIYAMAN
23 Ağustos 2019 - 18:00
AGD'den Keşmir Açıklaması
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Adıyaman Şubesi Başkanı Bedrettin Beyazkaya, "Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak Keşmir halkının ve haklı taleplerinin yanında olduğumuzu buradan tüm dünyaya ilan ediyoruz.".
ADIYAMAN
23 Ağustos 2019 - 18:00